"Bugün mezun oldum, seneye genel müdür olmak istiyorum" - Çalışanlara önerilerim
Yolun yarısını geçmiş bir insan olarak, sektörün içinde ya da yanında olan arkadaşlara kendimce bazı ipuçları vermek istiyorum iş hayatı ile ilgili.
Öncelikle şunu belirteyim ki, iş hayatım hep şans dolu geçti. Ankara'daki son dönemlerimde Command Prompt'da işe başlamam, İstanbul'a taşınınca Parkyeri ailesine katılmam, Kanada'ya giderken ve Türkiye'ye döndükten sonra Command Prompt ile devam etmem, ardından markafoni ve sonra EnterpriseDB. Her zaman istediğim işi yaptım, sevdiğim işi yaptım. Para için iş seçmedim, çalıştığım yerlerle para pazarlığını hep en sona bıraktım.
Bunu yapabilmek için belirli süreçlerden geçtim. 15 yıl önce, kendi paramı kazanmaya başladığımda evimde yatacak yatağım yoktu -- 3 gün o şekilde idare etmiştim. TR.NET'e işe girdiğimde (-ki asıl şans budur, ben zorla iş başvuru formu doldurmuştum) yarı zamanlı çalışıyordum ve param ucu ucuna yetiyordu.
Ama o dönemlerde bile çok çalıştım -- bilmem sizin için "çok" ne ifade ediyor, ama birçok şeyden kısıp kendimi geliştirmeye çalışıyordum. O dönemde sektörde benden eskilerin neler yaptığına bakıyordum. Şimdiki gibi gelişmiş Internet seçenekleri yok. Dial-up bağlanıyoruz. Şirketlerde 64K leased line var. Onunla birşeyler öğrenmeye çalıştık. İlk zamanlarımızda Google bile yoktu
Birbirimize birşeyler sorarak ilerlettik kendimizi.
Yani paşa çocuğu değilim, ona göre okuyun yazıyı.
Kimsenin üzerine basmanıza gerek yok. "Profesyonellik" dedikleri şey o değil. Geçenlerde güzel bir söz okumuştum: "İş hayatında çok sey degişti. Örneğin, eskiden gammazlık, yavşaklık falan yapana "o.çocuğu" derlerdi simdi "profesyonel" diyorlar..." diye. Kesinlikle katılıyorum. İşte o profesyonellerden olmayın
Eğer işinizi iyi yapıyorsanız, zaten belli olur bu. Eğer kendizi bu şekilde gösteremiyorsanız, hemen ayrılın o şirketten. Ya becereiksiz bir yönetici vardır, ya da yöneticinin amacı adam kayırmaktır. Böylelerine fırsat vermeyin.
Dürüst olun. Hatanızı kabullenin. Unutmayın ki, hatalarımızı kabullendikçe daha iyi işler çıkartırız. Tabii ki bunlardan ders almayı da unutmayın. Halının altına süpürmeyin kirleri. O halı elbet kalkar bir gün, unutmayın.
Çok konuşmayın. Gerek yok.
Şirinlik yapmayın, yalakalık yapmayın. Kendinizi işinizle kanıtlayın.
Hırsızlık yapmayın. Kimsenin bilgisini çalmadan, emeğini çalmadan da kariyerinizi çok ilerletebilirsiniz. Bir yerden alıntı yapacaksanız da bunu gururla belirtin.
Şimdi çaylaksanız, seneye genel müdür olamazsınız. Özellikle belirli üniversitelerden mezun olan arkadaşlar iş görüşmelerinde "Kariyer planımda 3 sene sonra yönetici olmak var" diyorlar. Komik oluyor. Neyi yöneteceksiniz, biliyor musunuz? Bunu 3 senede öğrenemezsiniz.
İşi mesai saatinde bitirin. Proje planınızı ona göre yapın. "Akşam nasılsa evdeyim, oradan devam ederim" demeyin. O sizin özel vaktiniz. Onu değerlendirin.
Önce sevgilinizle/ailenizle vakit geçirin. Mutlu olun. Sonra gidip arkadaşlarınızla, dostlarınızla buluşun. Daha çok mutlu olun. Sonra işe gidin. Mutlu olacağınız için daha çok kazanıp, daha rahat bir hayat yaşayabilirsiniz.
* "Ama her işyeri böyle değil" diyenler olacaktır. Demeyin. Devrim sürecini düşünün: Yavaş yavaş, derinden. Bizler çalışan olarak dik durursak, işverenler de kendilerini toparlayacaklardır. Sadece kendinizi kurtarmayı düşünmeyin. Sonraki nesillere yardımcı olacağınızı unutmayın. Tek kişilik savaş verecek bile olsanız, inandığınız şey için savaşın: Kazanacak siz olursunuz.
Bunu yapabilmek için belirli süreçlerden geçtim. 15 yıl önce, kendi paramı kazanmaya başladığımda evimde yatacak yatağım yoktu -- 3 gün o şekilde idare etmiştim. TR.NET'e işe girdiğimde (-ki asıl şans budur, ben zorla iş başvuru formu doldurmuştum) yarı zamanlı çalışıyordum ve param ucu ucuna yetiyordu.
Ama o dönemlerde bile çok çalıştım -- bilmem sizin için "çok" ne ifade ediyor, ama birçok şeyden kısıp kendimi geliştirmeye çalışıyordum. O dönemde sektörde benden eskilerin neler yaptığına bakıyordum. Şimdiki gibi gelişmiş Internet seçenekleri yok. Dial-up bağlanıyoruz. Şirketlerde 64K leased line var. Onunla birşeyler öğrenmeye çalıştık. İlk zamanlarımızda Google bile yoktu

Yani paşa çocuğu değilim, ona göre okuyun yazıyı.
Kimsenin üzerine basmanıza gerek yok. "Profesyonellik" dedikleri şey o değil. Geçenlerde güzel bir söz okumuştum: "İş hayatında çok sey degişti. Örneğin, eskiden gammazlık, yavşaklık falan yapana "o.çocuğu" derlerdi simdi "profesyonel" diyorlar..." diye. Kesinlikle katılıyorum. İşte o profesyonellerden olmayın

Dürüst olun. Hatanızı kabullenin. Unutmayın ki, hatalarımızı kabullendikçe daha iyi işler çıkartırız. Tabii ki bunlardan ders almayı da unutmayın. Halının altına süpürmeyin kirleri. O halı elbet kalkar bir gün, unutmayın.
Çok konuşmayın. Gerek yok.
Şirinlik yapmayın, yalakalık yapmayın. Kendinizi işinizle kanıtlayın.
Hırsızlık yapmayın. Kimsenin bilgisini çalmadan, emeğini çalmadan da kariyerinizi çok ilerletebilirsiniz. Bir yerden alıntı yapacaksanız da bunu gururla belirtin.
Şimdi çaylaksanız, seneye genel müdür olamazsınız. Özellikle belirli üniversitelerden mezun olan arkadaşlar iş görüşmelerinde "Kariyer planımda 3 sene sonra yönetici olmak var" diyorlar. Komik oluyor. Neyi yöneteceksiniz, biliyor musunuz? Bunu 3 senede öğrenemezsiniz.
İşi mesai saatinde bitirin. Proje planınızı ona göre yapın. "Akşam nasılsa evdeyim, oradan devam ederim" demeyin. O sizin özel vaktiniz. Onu değerlendirin.
Önce sevgilinizle/ailenizle vakit geçirin. Mutlu olun. Sonra gidip arkadaşlarınızla, dostlarınızla buluşun. Daha çok mutlu olun. Sonra işe gidin. Mutlu olacağınız için daha çok kazanıp, daha rahat bir hayat yaşayabilirsiniz.
* "Ama her işyeri böyle değil" diyenler olacaktır. Demeyin. Devrim sürecini düşünün: Yavaş yavaş, derinden. Bizler çalışan olarak dik durursak, işverenler de kendilerini toparlayacaklardır. Sadece kendinizi kurtarmayı düşünmeyin. Sonraki nesillere yardımcı olacağınızı unutmayın. Tek kişilik savaş verecek bile olsanız, inandığınız şey için savaşın: Kazanacak siz olursunuz.
Comments
Display comments as Linear | Threaded